12 Eylül 2015 Cumartesi

Taşların Şiiri


Taşların Şiiri

Bu benzetmeyi ilk bir Türk filminde duymuştum. Filmde bir cümleyle geçmişti başrol aktör 
Bunlara taşların şiiri derler” dedi ve kız başka hiç bir şey sormadı konu orada bitti. Oysa ben bundan çok etkilenmiştim bunun çok afilli bir hikayesi efsanesi olmalıydı. Yoksa kimin aklına gelir ki taş gibi soğuk bir maddeden şiir yazmak.
Sonra üzerinde epey bir araştırma yaptıysam da kayda değer hiçbir şey bulamadım ama her gördüğüm yerde fotoğraflarını çekerek anlam vermeye devam ettim. Derken sonunda bir gün kendi dünyamda Taşların şiirine özel bir hikaye yazmaya karar verdim. Hadi bakalım beğenecek misiniz? …

Okunmamış Şiirler (Part 1)

Taş sert, taş soğuk , taş ki çırılçıplak apaçık gerçekliği ile karşısında duruyor anlayabilene…

Bizim oğlan bir nehir kenarına oturmuş tek tek fırlatıyor nehre taşları ve bir bir izliyordu çevresinde oluşturduğu hareleri. O hareler ki sevdiğinin yosun gözleri o hareler ki bal mumu dudakları oluyordu. Bu dolunayın aydınlattığı gecede her bir taş suya değdiğinde, daireler farklı bir şekle giriyor ve ayaklarının ucuna varıncaya kadar ağır ağır kayboluyordu.
Cahildi oğlan okuma yazması yoktu. Bu yüzdendi her taraftan itilmesi hor görülmesi, kendini ifade edememesi ama altın gibi bir kalbi vardı. Kimseciklere kendini anlatamayan dolup taşan bir dünya vardı içinde. Eşitsizliklere kızgın, ailesine dargın, sevdiğine yangın… İmkanları olmadığı için dünyayı sadece yaşadığı köy zanneden kocaman bir kalbi ancak küçücük bir ufku vardı. Sevdası desen çocukluktan kalmaydı… İlk gözlerini açtığında gördüğü, birlikte oyunlar oynayıp güldüğü kızdı ama şimdi ikisi de büyümüş, oyunlar bitmiş, ayıplar, ayrımlar gerçekler girmişti aralarına. Bizimki hala yangındı kıza ama yosun gözlü çoktan girmişti büyüklerin dünyasına. Fark etmişti olacak ve olamayacakları… Köyün dışındaki hayatı… Irk, din, dil, sınıf farklılıklarını…
Bizim oğlan nehrin kenarında yana dururken aklına gelen fikirle birden fırlar ve tişörtünü çıkarttığı gibi ondan bir bohça yapar. Gece karanlığında etrafındaki taşları bir bir toplamaya başlar.
Kararı kesindir  taşlarla anlatacaktır derdini. Kimse onun gözlerinden sözlerinden anlamıyordu. Çünkü taş gibi soğumuştu çevresindeki tüm bedenler. Bu harika bir fikirdi ve herkese her şeyi tek seferde anlatabilecekti.

Gece gündüz demeden 1 hafta boyunca bir bir seçti  tüm taşları, bir şairin uyakları redifleri gibi sıraladı onları… Yosun gözlünün köyü terk edeceği yol boyunca bir roman yaptı taştan şiirlerinden. Kah 2 taş ile aşkını anlattı, kah 5 taş ile gözlerini... An geldi yaşadığı haksızlıkları anlattı, an geldi memlekete küfretti  lakin bu yaptıklarını okuyabilen, anlayabilen  bir taş şiiri okuru çıkmadı. Herkes onun delirdiğini düşünmeye başlamıştı. Kimi çocuklar onu kızdırmak için taşlarını deviriyordu. O ağlamaya başlayınca gülerek yanından uzaklaşıyorlardı. Çamura bulanmış elleriyle gözyaşlarını sile sile hiç yılmadan devam ediyordu içindekileri anlatmaya.  Her taş olması gereken yerdeydi bir eksik ya da bir fazla yoktu ona göre.  Hiç kimse  anlamasa da yosun gözlü anlayacaktı bundan emindi… Her bitti deyişinde yeni bir şey geliyordu aklına onu da anlatıyordu taşlarla. Köyün toprak yolu ana yola kadar bizim oğlanın şiirleri ile dolup taşmıştı. Ta ki yosun gözlünün köyden ayrılma vakti gelinceye kadar. 


Uzaktan güneşin ilk ışıklarının aydınlattığı kara sarı saçlarını gördü ilk. Salına salına yürüyordu tozun toprağın arasından. Etrafı kalabalıktı ama bizimki sadece onu görebiliyordu.  Yaklaştı yaklaştı  ve daha yaklaştı. Sanki bir filmin ağır çekim sahnesi gibiydi her şey. Ses olarak bir rüzgar, görüntü olarak bir o vardı bir de kahredesi kokusu varmıştı  şimdi burnuna. Yosun gözlü hiçbir şey demedi ya da dedi de o duymadı. Nehirdeki ıslak taşlar gibi baktı ona son kez, şiirlerin arasından elinde bavuluyla geçerken. Bizim oğlan, tabii;  aşık, isyankar, asi duramaz yerinde… kendine gelip ardından bağırdı ahalinin içinde…” Gittiğin yerlerde çok taşlar olacak, sen onları anladıkça her biri seni boğacak. Eğer okumayı becerebilirsen,  bir bunlar var sana seni anlatacak, derdine derman olacak ” …

Sevgiyle Kalın